بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ١٥

yakınlığı olan bir yetime,

– Hasan Basri Çantay

أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ١٦

yahud toprakda sürünen bir yoksula.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوْاْ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْاْ بِٱلْمَرْحَمَةِ ١٧

Sonra da (o sarp yokuşu aşıb geçerken) îman edenlerden, birbirlerine sabr (-u sebat) ı tavsiye, (halka) merhameti tavsiye edenlerden olmakdır.

– Hasan Basri Çantay

أُوْلَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ ١٨

İşte bunlar sağcılardır.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ ١٩

Âyetlerimize küfredenler ise solcuların tâ kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌۢ ٢٠

Ki (onların cezası) üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateşdir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu